Kategori Listesini Aç

Likidite Tuzağı (Liquidity Trap)

Likidite tuzağı, ekonomide faiz oranlarının sıfıra ya da çok yakın bir seviyeye düştüğü, bu nedenle merkez bankasının geleneksel para politikası araçlarıyla (faiz oranlarını daha da düşürerek) ekonomiyi canlandıramadığı bir durumu tanımlar. Bu tür bir durumda, insanlar ve kurumlar para tutma eğilimindedir çünkü faiz oranlarından elde edecekleri getiri çok düşüktür veya sıfırdır.

Likidite tuzağının temel özellikleri şunlardır:

  1. Çok Düşük Faiz Oranları: Ekonomide faiz oranları tarihsel olarak düşük seviyededir.
  2. Yatırım ve Tüketimde Durgunluk: Düşük faiz oranlarına rağmen, tüketicilerin ve işletmelerin harcamaları ve yatırımları artmaz.
  3. Para Politikasının Etkisizliği: Merkez bankasının faiz oranlarını daha da düşürme kapasitesi kalmamıştır ve bu geleneksel politika, ekonomiyi canlandırmada etkisiz hale gelmiştir.
  4. Artan Para Tutma Eğilimi: Para, gelecekteki belirsizlikler veya beklentiler nedeniyle bir “güvenli liman” olarak görülebilir, bu nedenle insanlar ve kurumlar paranın daha riskli varlıklara (örn. hisse senetleri, gayrimenkul) yatırılmasını tercih etmeyebilir.

Likidite tuzağında, geleneksel para politikasının etkisiz hale gelmesi nedeniyle, hükümetler genellikle mali teşvikler (örn. hükümet harcamalarının artırılması, vergi indirimleri) ya da “paranın niceliksel genişlemesi” gibi diğer politika araçlarına başvurabilirler.

Likidite tuzağı kavramı, ünlü ekonomist John Maynard Keynes tarafından 1930’larda Büyük Buhran sırasında tanımlandı ve modern ekonomilerde, özellikle 2008 finansal krizi sonrası dönemde, bu terim yeniden gündeme geldi.

Related Knowledge Base Posts