Ricardian Denkliği (veya Ricardian Eşdeğerliği), kamu bütçe politikaları ve ekonomik davranışlar üzerine bir teoridir. Adını 19. yüzyıl İngiliz iktisatçı David Ricardo’dan alır. Ancak bu kavram modern anlamda Robert Barro tarafından 1970’lerde daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Ricardian Denkliği, temel olarak şu argümanı ileri sürer: Hükümetin borçlanarak harcaması ve vergi kesintileriyle bireylerin eline daha fazla gelir geçirmesi, bireylerin gelecekteki vergi yüklerinde bir artış beklentisiyle tasarruf eğiliminde artışa yol açabilir. Yani hükümetin bugünkü borçlanma politikaları, bireyler tarafından gelecekte ödenmesi gereken bir borç olarak algılanabilir.
Bu durumda, hükümetin borçlanarak yaptığı ekstra harcamaların, tüketicilerin harcamalarını artırmak yerine tasarruf eğilimlerini artırabileceği sonucuna varılır. Yani, hükümetin borçlanma yoluyla teşvik etmeye çalıştığı ek harcamalar, tüketiciler tarafından tamamen tasarruf edilebilir.
Denklik şu varsayımlar üzerine kuruludur:
- Bireyler rasyoneldir ve tüm yaşamları boyunca gelirlerini ve harcamalarını planlarlar (yaşam döngüsü modeli).
- Bireyler, hükümetin bugünkü borçlanmasının gelecekte vergi artışlarına yol açacağını anlarlar.
- Finansal piyasalar mükemmeldir, yani bireyler borçlanabilir ve tasarruf edebilirler.
Eğer bu varsayımlar geçerliyse, hükümetin borçlanarak harcama yapması veya vergi kesintisi yapması ekonomide toplam talepte bir artışa neden olmayabilir.
Ancak, gerçek dünyada bu varsayımların her zaman geçerli olmadığı gözlemlenmiştir. Özellikle, bireylerin mükemmel öngörüde bulunmadığı, finansal piyasaların mükemmel olmadığı ve insanların yaşamları boyunca gelirlerini mükemmel bir şekilde planlamadığı görülmüştür.
Sonuç olarak, Ricardian Denkliği teorik bir çerçevedir ve gerçek dünya verileriyle her zaman tam olarak örtüşmeyebilir. Ancak, kamu finansmanı ve makroekonomik politika üzerine yapılan çalışmalarda önemli bir konsepttir.