Lucas Paradoksu, Nobel ödüllü ekonomist Robert Lucas tarafından 1990’da tanımlanan bir makroekonomik paradokstur. Bu paradoks, sermayenin uluslararası olarak neden beklenen şekillerde hareket etmediğini sorgular.
Özellikle, basit ekonomik teorilere göre, sermayenin yüksek getiri oranlarına sahip yerlere akması beklenir. Gelişmekte olan ülkelerde sermayenin az olması ve bu nedenle marjinal ürününün (ve dolayısıyla getirinin) yüksek olması gerekir. Bu durum, sermayenin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru büyük ölçekli hareketini bekletir. Ancak, tarihsel verilere bakıldığında, bu beklenen sermaye akışını görmek oldukça zordur.
Lucas, bu paradoksu, 1980’lerin sonlarında Amerika Birleşik Devletleri ile Hindistan arasındaki sermaye akışlarını karşılaştırarak örnekledi. Hindistan’ın sermaye başına düşen geliri, ABD’ninkinden çok daha düşük olduğu için, Hindistan’da sermayenin marjinal getirisi ABD’den çok daha yüksek olmalıdır. Ancak, gerçekte büyük ölçekli bir sermaye akışı görmüyoruz.
Lucas Paradoksu’nun açıklamaları şunlardır:
- Risk ve Belirsizlik: Gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapmanın potansiyel olarak daha riskli olduğu düşünülmektedir.
- Piyasa Kusurları: Gelişmekte olan ülkelerde finansal piyasaların eksikliği veya kusurlu olması.
- İnsan Sermayesi: Gelişmekte olan ülkelerde düşük insan sermayesi seviyesi, yüksek fiziksel sermaye getirilerini sınırlayabilir.
- İçsel Faktörler: Kurumsal kalite, altyapı eksikliği, politika belirsizlikleri gibi içsel faktörler sermayenin akışını etkileyebilir.
Lucas Paradoksu, uluslararası ekonomi ve ekonomik büyüme üzerine yapılan çalışmalarda önemli bir yer tutar ve ekonomistlerin sermaye hareketlerini ve gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme dinamiklerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur.