Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Birinci önceliğimiz ekonomi

Yayınlanma Tarihi:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl’deki temaslarını sürdürüyor. Yılmaz, AK Parti İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, geride bırakılan seçimde halkın bir kez daha “güven” ve “istikrar” dediğini kaydetti.

Yılmaz, “Halkımız bir kez daha ‘güçlü, tecrübeli, dirayetli liderlik’ dedi. Halkımız bir kez daha ‘Recep Tayyip Erdoğan’ dedi. Cenab-ı Allah milletimizden razı olsun. Karşımızda çok geniş bir cephe oluşturuldu. Hiç bir araya gelmeyeceği düşünülen partiler, kişiler, kesimler bir araya getirildi ama Allah’ımıza hamdediyoruz, aziz milletimiz sandıklarda bu yapay oluşumlara, suni oluşumlara en güzel cevabı demokratik olgunluk içinde verdi.” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, Cumhur İttifakı olarak Meclis’te açık ara bir çoğunlukları bulunduğunu vurguladı.

Seçim sonuçlarının millete hayırlı olmasını dileyen Yılmaz, seçimlerde tüm Türkiye’nin, 85 milyon vatandaşın, 81 vilayetin kazandığını dile getirdi.

Yılmaz, tüm Türkiye’ye hizmet edeceklerini, bütün vatandaşları kucaklayacaklarını, herkese hizmet etmenin gayreti içinde olacaklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanı’mız son 21 yılda ortaya koyduğu icraatla, yaptığı çalışmalarla halkımızın gönlünde taht kurmuş bir lider. Dünyayı da çok iyi okuyan, dünya siyasetini bilen bir lider. Liderler her zaman önemlidir ama fırtınalı zamanlarda, dünyanın zor şartlardan geçtiği dönemlerde bir kat daha önemlidir. Çok şükür dünyanın, bölgemizin çeşitli meydan okumalarla, zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde güçlü, tecrübeli, samimi, dirayetli bir liderimiz var. Bunun için gerçekten çok şanslıyız. Cumhurbaşkanı’mız seçimden hemen sonra hükümeti kurdu. 1990’lı yıllarda seçimlerden sonra koalisyon kazandıkları olurdu. Bazen aylar süren müzakereler, paylaşımlar yapılırdı, bakanlık isteyenler, çeşitli konularda görüş ortaya koyanlar… Bakın yeni yönetim sistemimiz bu seçimde halkımızın onayını almış ve farkını da bir kez daha göstermiştir. Cumhurbaşkanı’mız Meclis’te yemin töreninden hemen sonra Çankaya Köşkü’nde yeni kabinesini ilan etti. İşte bu, yeni yönetim sistemimiz sayesinde gerçekleşti. Yeni yönetim sistemimizin istikrara, hızlı ve etkili karar alıp uygulamaya olan katkısı geçtiğimiz 5 yıl içinde yaşanan çeşitli sıkıntılara, pandemiden ekonomik ve jeopolitik meselelere varıncaya kadar her alanda kendini göstermiştir. Cumhurbaşkanı’mız yine güçlü ve halkımızda heyecan uyandıran bir kabine oluşturdu.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görevlendirildiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür ettiğini belirten Yılmaz, bu güvenine layık olmak için elinden gelen tüm gayretle gece gündüz çalışmaya devam edeceğini bildirdi.

“21. yüzyılın yükselen ülkeleri arasında ülkemiz en ön sıralarda yerini alacaktır. Ekonomisiyle, sosyal politikalarıyla, altyapı yatırımlarıyla, teknolojik atılımlarıyla, kurumsal gelişmeleriyle, reformlarıyla yeni yüzyıla yakışır bir şekilde milletimize, ülkemize hizmet edeceğiz.” diyen Yılmaz, zorlukların da farkında olduklarını belirtti.

Yılmaz, dünyanın, bölgenin zor bir dönemden geçtiğine, Türkiye’nin çevresinde birçok çatışma yaşandığına işaret ederek, Suriye’den Irak’a, Balkanlardan Ukrayna ve Rusya çatışmasına, Kafkaslara kadar birçok çatışmanın hemen merkezinde olunduğunu aktardı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bu çatışmalı alanlar içerisinde Türkiye’nin adeta bir istikrar adası olduğunu, bütün mazlumların yanında yer aldığını, hepsine umut olan bir ülke olarak yoluna devam ettiğini kaydetti.

Yılmaz, seçimlerden hemen sonra dünyanın birçok yerinde mazlum milletlerin, dünyada çok ciddi anlamda haksızlığa uğrayanların nasıl sevindiğini hep birlikte gördüklerini dile getirerek, seçimlerin bu manada sadece Türkiye’yi değil dünyayı da yakından ilgilendirdiğini, bu umudun boşa çıkmadığını, buna layık olacaklarını belirtti.

Ekonomiye değinen Yılmaz, “Ekonomi her zaman olduğu gibi birinci önceliğimiz olacak. Halkımızın refahını yükseltmek, son dönemlerde yaşanan pandemi ve diğer nedenlerle oluşan birtakım sorunları aşmak için elimizden gelen tüm gayreti sarf edeceğiz. Kabinemizdeki bütün arkadaşlarımızla uyum, işbirliği ve koordinasyon içerisinde çalışacağız. Bir taraftan da büyüyen ekonomimizin nimetlerinden tüm toplumu, adalet içerisinde yararlandırma gayreti içerisinde olacağız. Bu çerçevede gelir dağılımını daha da iyileştirmek, geniş toplumsal kesimlerin beklentilerini karşılamak, çalışanlarımızın, emeklilerimizin gelirinin enflasyon karşısında erimemesi için tedbirleri almak, bütün bunlar hükümetimizin gündemleri içerisinde yer alan konulardır.” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, diğer taraftan da konut sektöründen enerjiye, gıdadan ulaştırma ve altyapıya, teknolojik gelişmelere varıncaya kadar her konuda yeni atılımlarla, yeni projelerle yola devam edeceklerini bildirdi.

Gelecek dönem bir taraftan “12. Kalkınma Planı”nı Meclise getirirken diğer taraftan orta vadeli programı yenileyeceklerini, yıllık programları, hükümet programlarını, eylem planlarını kullanmak suretiyle seçim beyannamesinde ne dedilerse yerine getirmek için çalışacaklarını aktaran Yılmaz, bu çerçevede kendilerini yoğun bir mesainin beklediğini vurguladı.

Yılmaz, “Siyasette güven esastır. Güvenin özü de söylediğinizi yapacaksınız, yapamayacağınızı söylemeyeceksiniz. Son seçimlerde bir kez daha gördük ki altı dolu olmayan, plana programa dayanmayan sözlere, halkımız itibar etmemiş, yine güvenden yana tavrını ortaya koymuştur. Seçim beyannamemizde ne dediysek planlı, programlı şekilde bunları birer birer hayata geçireceğiz.” diye konuştu.

AK Parti teşkilatlarına fedakar çalışmalarından dolayı teşekkür ettiğini belirten Yılmaz, Bingöl’ün de bu anlamda iyi bir imtihan verdiğini dile getirdi.

Cevdet Yılmaz, Bingöl’ün seçimlerde çok güçlü bir destek ortaya koyduğuna işaret ederek, Bingöl halkına da teşekkür etti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İLGİLİ İÇERİKLER

Eskişehir sanayisinde alarm zilleri: Firmalar yatırımlarda frene bastı

ABDULLAH SÖNMEZ / ESKİŞEHİRW

Eskişehir Sanayi Odası tarafından 2025 yılında yaşanan ekonomik gelişmelerin sanayi üzerindeki etkisini ölçmek ve işletmelerin önümüzdeki dönem beklentilerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Ekonomik Durum ve Beklenti Anketi” sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Eskişehir sanayisinin ekonomik kırılganlıklarının derinleştiğini ve firmaların çok katmanlı risklerle karşı karşıya olduğunu gösteren anket verilerine göre mevcut tablo, finansman erişiminden arz-talep dengesine, insan kaynağından yapısal altyapıya kadar pek çok alanda bütünleşik politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, “İş dünyamızın yaşadığı sıkışıklık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İç talepteki yetersizlik, dış pazarlarda daralma ve enflasyonist baskılar firmalarımızı üretim, yatırım ve ihracat kararlarında çok daha temkinli davranmaya yöneltti. Bu durum, büyüme potansiyelimizi sınırlayan önemli bir risk faktörü haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 

Finansmana erişim ve nakit akışı en büyük sorun

Ankete katılan firmaların yüzde 96’sında finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığının tespit edildiğini belirterek artan kredi faiz oranları ile teminat koşullarının, özellikle KOBİ ölçekli firmaların yatırım iştahını azalttığını aktaran Kesikbaş, “Bugün firmalarımız hem yatırım finansmanı hem de günlük nakit akışını yönetme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kısa vadeli kredilerin faiz oranlarındaki artış, şirketlerimizin finansal sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ayrıca, tahsilat süreçlerindeki uzamalar likidite kırılganlığını artırıyor” dedi. İhracat yapan sanayi işletmelerinin de düşük kur ve destek yetersizliklerinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Kesikbaş, sözlerine şöyle devam etti:  “Katılımcıların yüzde 81’i Eximbank kredilerine erişimde problem yaşıyor. Dış ticaret politikalarındaki öngörülemezlik, firmaların risk yönetimini güçleştiriyor. Kur politikalarının ihracat gelirlerimizi enflasyon karşısında erittiğini net şekilde görüyoruz. İhracatçı firmalarımız hem rekabet gücü kaybı hem de kârlılıkta ciddi düşüş riski ile karşı karşıya. İhracatın sürdürülebilir olması için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yapısal sorunlar Eskişehir sanayisini zorluyor

Eskişehir’de arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği, sanayi bölgelerine ulaşım sorunları ve konut fiyatlarındaki artışın da üretim ve istihdamı zorlaştıran başlıca yapısal sorunlar olarak öne çıktığına dikkat çeken Celalettin Kesikbaş, “Sanayi bölgelerimize ulaşımda yaşanan trafik sıkıntıları, fabrika arsa fiyatlarının aşırı yükselmesi ve konut kiralarındaki artış, hem firmaların hem de çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü, üretim kabiliyetimizi ve Eskişehir’in sanayi çekim gücünü artırmak açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İşgücü sıkıntısı firmaların rekabet gücünü tehdit ediyor”

Anket verilerinin firmaların yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle finansman ve nitelikli işgücü temininde ciddi güçlük yaşadığını da gösterdiğini açıklayan Celalettin Kesikbaş, katılımcıların yüzde 95’inin nitelikli işgücüne erişimde problem yaşadığını belirterek, “Yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm hedefleri kapsamında ilerlemek isteyen firmalarımız, gerekli altyapı ve personel eksikliği nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kamu desteklerinin hedefli hale getirilmesi, erişilebilir sanayi alanlarının planlanması, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve dijital/yeşil dönüşüm için uygun beşeri ve mali koşulların sağlanması bölgesel sanayi rekabetçiliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı.

TÜİK açıkladı: İşsizlik martta geriledi, işsiz kişi sayısı 65 bin azaldı

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken kadınlarda yüzde 10,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 49,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşti

İşgücü 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,6 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 15,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,0, kadınlarda ise yüzde 22,6 olarak tahmin edildi.

Arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 28,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 28,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,9 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,1 olarak tahmin edildi.

Nisan ayında ekonomik güven sarsıldı: Endeks yüzde 4,2 düştü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, endeks martta 100,8 iken, nisanda yüzde 4,2 azalarak 96,6 oldu. Tüketici güven endeksi, nisanda aylık bazda yüzde 2,3 azalışla 83,9'a geriledi.

Aynı dönemde reel kesim güven endeksi, yüzde 2,3 azalarak 100,8 olarak kayıtlara geçti.

Hizmet sektörü güven endeksi ise yüzde 4,3 düşüşle 109,5 oldu.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi, yüzde 2,5 azalarak 110,6, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 4,2 düşüşle 85,1 değerini aldı.

İşsizlik martta gerilediİşsizlik martta gerilediEkonomik Veriler

 

İstanbul için felaket uyarısı: Büyük depremden sonra yangınlar şehri sarabilir

BESTİ KARALAR
Ankara Günlüğü

Geçtiğimiz haftalarda komisyona sunum yapan akademisyenler, Türkiye’de dünya standartlarına uygun, “ulusal yangın veri sisteminin’ kurulmasını önerirken, İstanbul’ a dikkat çektiler. Uzmanlar yangın konusunda ise İstanbul’un büyük risk taşıdığını örnekler vererek anlattılar: “Olası 7 ve üssü bir depremde İstanbul’u depremden sonra yangın vuracak.”

Geçtiğimiz günlerde Kartalkaya Komisyonu’na sunum yapan uzmanlar, Türkiye’de dünya standartlarına yönelik bir yangın veri sistemi olmadığını aktararak şu önerileri getirdi:

■ Ulusal yangın veri sistemi kurulmalı.

■ Yangından korunma yönetmeliği geliştirilmeli.

■ İş yeri ve konutların birbirinden ayrılması sağlanmalı.

■ Yangın güvenlik sorumlusunun görevleri açık net şekilde yazılmalı.

■ Yangın laboratuvarı kurulmalı.

Akademisyenler komisyonda İstanbul’da bazı kurum ve kuruluşlarda yaptıkları incelemelerle ilgili bilgileri de paylaştılar. İnceleme yaptıkları yerlerde, «İtfaiye binaya yaklaşabiliyor mu? İtfaiye binanın çevresinde kamyonlarını kurup hortumlarını hazırlayabiliyor mu, binaya girebiliyor mu? Yangın mahalline güvenli bir şekilde ulaşabiliyor mu? Kurtarma operasyonu yürütebiliyor mu? Binadan güvenli bir şekilde çıkabilecek mi?» şeklinde sorulara cevap aradıklarını belirttiler.

“İstanbul risk altında”

Sunumlarda İstanbul’un büyük deprem riski altında olduğunu hatırlatılarak, olası 7 ve üstündeki depremde 500 doğal gaz servis kutusunun aynı anda yangın çıkarma olasılığına dikkat çekildi.

Dr. Ali Serdar Gültek’ İstanbul’da iş merkezlerinin yoğun olduğu bölgelerdeki binaların yöneticileriyle yaptıkları görüşmeleri paylaştı. Yapılarda yangın risk sistemlerinin bulunduğunu ancak idari müdür, teknik müdür ve güvenlik müdürü düzeyindeki pek çok kişinin bu sistemlerin varlığından haberdar bile olmadığını gördüklerini aktardı. Gültek, 2016’da Çalışma Bakanlığı için İstanbul Sanayi Odası 500 listesinde yer alan 60 fabrikayı incelediklerini aktararak, inceledikleri yapıların yüzde 60’ında üretimin ve depolamanın aynı çatı altında gerçekleştirildiğini böyle bir durumda yangının hızlıca diğer kısımlara yayılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzmanlar, sadece konutlar, oteller, tarihi binalar değil, fabrikalar, endüstriyel yangınlar da ülke ekonomisine ciddi zarar verildiğine işaret edildi.

Çin, dünya buğday pazarını sarsıyorÇin, dünya buğday pazarını sarsıyorEmtia Haberleri

 

İhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorİhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorEkonomi