Türkiye, hayvan varlığında Avrupa’nın zirvesinde

Yayınlanma Tarihi:

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Statista verilerine göre, Türkiye, AB ülkeleri arasında hayvan varlığıyla öne çıkıyor.

AB ülkelerinde 2021’de 75 milyon 705 bin olan toplam büyükbaş hayvan sayısı, geçen yıl 74 milyon 799 bine geriledi. Büyükbaş hayvancılıkta Fransa, AB ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bu ülkenin büyükbaş hayvan varlığı geçen yıl 16 milyon 986 olarak hesaplandı. Fransa’yı, 10 milyon 997 binle Almanya, 6 milyon 600 bin ile AB’den ayrılan Birleşik Krallık, 6 milyon 552 binle İrlanda, 6 milyon 456 binle İspanya ve 6 milyon 448 binle Polonya izledi.

Büyükbaş hayvan varlığında 2020 yılına kadar Avrupa’da Fransa’nın ardından ikinci sırada gelen Türkiye, aynı yıl 18,2 milyonluk büyükbaş hayvan sayısıyla zirveye yerleşti. Ülke, 2021’de yaklaşık 18 milyon ve 2022’de de yaklaşık 17 milyon 24 bin büyükbaş hayvan varlığıyla ilk sıradaki yerini koruyarak, bu yıla zirvede girdi.

AB ülkelerinde küçükbaş hayvan sayısı ise 2022’de toplam 70 milyon olarak belirlendi. Söz konusu dönemde AB ülkelerinde küçükbaş hayvanlardan koyun sayısında önde gelen ülkenin İspanya olduğu görüldü. İspanya, yıllarca ilk sırayı kimseye kaptırmazken Romanya, Yunanistan, Fransa ve İtalya yıllar içinde ilk 3’te yer aldı.

İspanya’nın geçen yıl koyun sayısı 14 milyon 453 bine ulaşırken bu ülkeyi 10 milyon 443 binle Romanya, 7 milyon 378 binle Yunanistan, 6 milyon 597 binle Fransa, 6 milyon 568 binle İtalya ve 4 milyon 18 binle İrlanda takip etti.

Aynı dönemde Türkiye’nin koyun varlığı 44 milyon 688 bin olarak kayıtlara geçti. Türkiye bu alanda, AB ülkelerine büyük fark attı.

AB ülkeleri arasında küçükbaş hayvanlardan keçi sayısında ise ilk sırayı 2 milyon 961 binle Yunanistan aldı. Yunanistan’ı, 2 milyon 463 binle İspanya, 1 milyon 505 binle Romanya, 1 milyon 311 binle Fransa ve 1 milyon 10 binle İtalya izledi.

Türkiye’de geçen yıl toplam keçi varlığı 11 milyon 578 bin olarak kaydedildi. Söz konusu sayıyla Türkiye, AB ülkelerinin toplamını aştı. Bu rakamlarla 2022 itibarıyla Türkiye’nin toplam küçükbaş hayvan sayısı 56 milyon 266 bine ulaştı.

Türkiye’nin büyükbaş hayvan sayısı 2013’te 14 milyon 533 bin, 2014’te 14 milyon 345 bin, 2015’te 14 milyon 128 bin, 2016’da 14 milyon 222 bin ve 2017’de 16 milyon 105 bin seviyelerini gördü. Son 5 yıla gelindiğinde ise büyükbaş hayvan sayısı 2018’de 17 milyon 221 bin, 2019’da 17 milyon 872 bin, 2020’de 18 milyon 158 bin, 2021’de 18 milyon 36 bin ve 2022’de 17 milyon 24 bin olarak kayıtlara geçti.

Küçükbaş hayvan sayısı ise 2013’te 38 milyon 510 bin, 2014’te 41 milyon 485 bin, 2015’te 41 milyon 924 bin, 2016’da 41 milyon 329 bin ve 2017’de 44 milyon 312 bin oldu.

Söz konusu sayı 2018’de 46 milyon 117 bin, 2019’da 48 milyon 481 bin, 2020’de 54 milyon 113 bin, 2021’de 57 milyon 519 bin oldu. Böylece toplamda en yüksek hayvan varlığına 75 milyon 555 bin 321 ile 2021 yılında ulaşıldı. Türkiye, 2021 yılında büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısında rekor kırdı.

Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, AA muhabirine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmiş yıllarda nüfus başına bir küçükbaş olacak şekilde üretim planlaması yapılması talimatı verdiğini söyledi.

Türkiye coğrafyasının küçükbaş hayvancılık coğrafyası olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: “Önümüzdeki dönem Tarım ve Orman Bakanı’mız İbrahim Yumaklı’nın kadrosu oluştuktan sonra şekillenecek. Kendisini 1,5 yıldır tanıyor ve beraber çalışıyoruz. Bu süreçte çözüm odaklı ve önümüzü açacak adımlar attı. Dolayısıyla gelecekten umutluyuz. Kadrolar oturduktan sonra yine eylem planımızı ve raporlarımızı güncelleyip Bakanımıza sunacağız. Küçükbaş hayvan varlığımızı nasıl artırırız ve çoban sorununu nasıl çözeriz gibi başlıca konularımız için çözüm arayışı içinde olacağız. Çobanlığı sevdirecek adımlar atılması için uğraşacağız. Hazırlayacağımız 5 yıllık yeni eylem planımızı hayata sistematik şekilde geçirebilirsek 5 yıl içinde küçükbaş-büyükbaş hayvan varlığında 100 milyonu yakalarız diye düşünüyoruz. Bu da Hazine ve Maliye ile Tarım ve Orman bakanlıklarımızın destekleriyle mümkün olacaktır.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İLGİLİ İÇERİKLER

Eskişehir sanayisinde alarm zilleri: Firmalar yatırımlarda frene bastı

ABDULLAH SÖNMEZ / ESKİŞEHİRW

Eskişehir Sanayi Odası tarafından 2025 yılında yaşanan ekonomik gelişmelerin sanayi üzerindeki etkisini ölçmek ve işletmelerin önümüzdeki dönem beklentilerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Ekonomik Durum ve Beklenti Anketi” sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Eskişehir sanayisinin ekonomik kırılganlıklarının derinleştiğini ve firmaların çok katmanlı risklerle karşı karşıya olduğunu gösteren anket verilerine göre mevcut tablo, finansman erişiminden arz-talep dengesine, insan kaynağından yapısal altyapıya kadar pek çok alanda bütünleşik politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, “İş dünyamızın yaşadığı sıkışıklık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İç talepteki yetersizlik, dış pazarlarda daralma ve enflasyonist baskılar firmalarımızı üretim, yatırım ve ihracat kararlarında çok daha temkinli davranmaya yöneltti. Bu durum, büyüme potansiyelimizi sınırlayan önemli bir risk faktörü haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 

Finansmana erişim ve nakit akışı en büyük sorun

Ankete katılan firmaların yüzde 96’sında finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığının tespit edildiğini belirterek artan kredi faiz oranları ile teminat koşullarının, özellikle KOBİ ölçekli firmaların yatırım iştahını azalttığını aktaran Kesikbaş, “Bugün firmalarımız hem yatırım finansmanı hem de günlük nakit akışını yönetme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kısa vadeli kredilerin faiz oranlarındaki artış, şirketlerimizin finansal sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ayrıca, tahsilat süreçlerindeki uzamalar likidite kırılganlığını artırıyor” dedi. İhracat yapan sanayi işletmelerinin de düşük kur ve destek yetersizliklerinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Kesikbaş, sözlerine şöyle devam etti:  “Katılımcıların yüzde 81’i Eximbank kredilerine erişimde problem yaşıyor. Dış ticaret politikalarındaki öngörülemezlik, firmaların risk yönetimini güçleştiriyor. Kur politikalarının ihracat gelirlerimizi enflasyon karşısında erittiğini net şekilde görüyoruz. İhracatçı firmalarımız hem rekabet gücü kaybı hem de kârlılıkta ciddi düşüş riski ile karşı karşıya. İhracatın sürdürülebilir olması için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yapısal sorunlar Eskişehir sanayisini zorluyor

Eskişehir’de arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği, sanayi bölgelerine ulaşım sorunları ve konut fiyatlarındaki artışın da üretim ve istihdamı zorlaştıran başlıca yapısal sorunlar olarak öne çıktığına dikkat çeken Celalettin Kesikbaş, “Sanayi bölgelerimize ulaşımda yaşanan trafik sıkıntıları, fabrika arsa fiyatlarının aşırı yükselmesi ve konut kiralarındaki artış, hem firmaların hem de çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü, üretim kabiliyetimizi ve Eskişehir’in sanayi çekim gücünü artırmak açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İşgücü sıkıntısı firmaların rekabet gücünü tehdit ediyor”

Anket verilerinin firmaların yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle finansman ve nitelikli işgücü temininde ciddi güçlük yaşadığını da gösterdiğini açıklayan Celalettin Kesikbaş, katılımcıların yüzde 95’inin nitelikli işgücüne erişimde problem yaşadığını belirterek, “Yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm hedefleri kapsamında ilerlemek isteyen firmalarımız, gerekli altyapı ve personel eksikliği nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kamu desteklerinin hedefli hale getirilmesi, erişilebilir sanayi alanlarının planlanması, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve dijital/yeşil dönüşüm için uygun beşeri ve mali koşulların sağlanması bölgesel sanayi rekabetçiliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı.

TÜİK açıkladı: İşsizlik martta geriledi, işsiz kişi sayısı 65 bin azaldı

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken kadınlarda yüzde 10,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 49,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşti

İşgücü 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,6 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 15,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,0, kadınlarda ise yüzde 22,6 olarak tahmin edildi.

Arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 28,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 28,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,9 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,1 olarak tahmin edildi.

Nisan ayında ekonomik güven sarsıldı: Endeks yüzde 4,2 düştü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, endeks martta 100,8 iken, nisanda yüzde 4,2 azalarak 96,6 oldu. Tüketici güven endeksi, nisanda aylık bazda yüzde 2,3 azalışla 83,9'a geriledi.

Aynı dönemde reel kesim güven endeksi, yüzde 2,3 azalarak 100,8 olarak kayıtlara geçti.

Hizmet sektörü güven endeksi ise yüzde 4,3 düşüşle 109,5 oldu.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi, yüzde 2,5 azalarak 110,6, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 4,2 düşüşle 85,1 değerini aldı.

İşsizlik martta gerilediİşsizlik martta gerilediEkonomik Veriler

 

İstanbul için felaket uyarısı: Büyük depremden sonra yangınlar şehri sarabilir

BESTİ KARALAR
Ankara Günlüğü

Geçtiğimiz haftalarda komisyona sunum yapan akademisyenler, Türkiye’de dünya standartlarına uygun, “ulusal yangın veri sisteminin’ kurulmasını önerirken, İstanbul’ a dikkat çektiler. Uzmanlar yangın konusunda ise İstanbul’un büyük risk taşıdığını örnekler vererek anlattılar: “Olası 7 ve üssü bir depremde İstanbul’u depremden sonra yangın vuracak.”

Geçtiğimiz günlerde Kartalkaya Komisyonu’na sunum yapan uzmanlar, Türkiye’de dünya standartlarına yönelik bir yangın veri sistemi olmadığını aktararak şu önerileri getirdi:

■ Ulusal yangın veri sistemi kurulmalı.

■ Yangından korunma yönetmeliği geliştirilmeli.

■ İş yeri ve konutların birbirinden ayrılması sağlanmalı.

■ Yangın güvenlik sorumlusunun görevleri açık net şekilde yazılmalı.

■ Yangın laboratuvarı kurulmalı.

Akademisyenler komisyonda İstanbul’da bazı kurum ve kuruluşlarda yaptıkları incelemelerle ilgili bilgileri de paylaştılar. İnceleme yaptıkları yerlerde, «İtfaiye binaya yaklaşabiliyor mu? İtfaiye binanın çevresinde kamyonlarını kurup hortumlarını hazırlayabiliyor mu, binaya girebiliyor mu? Yangın mahalline güvenli bir şekilde ulaşabiliyor mu? Kurtarma operasyonu yürütebiliyor mu? Binadan güvenli bir şekilde çıkabilecek mi?» şeklinde sorulara cevap aradıklarını belirttiler.

“İstanbul risk altında”

Sunumlarda İstanbul’un büyük deprem riski altında olduğunu hatırlatılarak, olası 7 ve üstündeki depremde 500 doğal gaz servis kutusunun aynı anda yangın çıkarma olasılığına dikkat çekildi.

Dr. Ali Serdar Gültek’ İstanbul’da iş merkezlerinin yoğun olduğu bölgelerdeki binaların yöneticileriyle yaptıkları görüşmeleri paylaştı. Yapılarda yangın risk sistemlerinin bulunduğunu ancak idari müdür, teknik müdür ve güvenlik müdürü düzeyindeki pek çok kişinin bu sistemlerin varlığından haberdar bile olmadığını gördüklerini aktardı. Gültek, 2016’da Çalışma Bakanlığı için İstanbul Sanayi Odası 500 listesinde yer alan 60 fabrikayı incelediklerini aktararak, inceledikleri yapıların yüzde 60’ında üretimin ve depolamanın aynı çatı altında gerçekleştirildiğini böyle bir durumda yangının hızlıca diğer kısımlara yayılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzmanlar, sadece konutlar, oteller, tarihi binalar değil, fabrikalar, endüstriyel yangınlar da ülke ekonomisine ciddi zarar verildiğine işaret edildi.

Çin, dünya buğday pazarını sarsıyorÇin, dünya buğday pazarını sarsıyorEmtia Haberleri

 

İhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorİhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorEkonomi