Piyasa seçim sonrasına hızlı başladı, uzmanlar ne bekliyor?

Yayınlanma Tarihi:

Cumhurbaşkanı seçiminin 14 Mayıs’ta yapılan ilk turunda adayların salt çoğunluğu alamaması nedeniyle Türkiye, 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanını belirlemek için tekrar sandık başına gitti. 28 Mayıs’ta tekrarlanan seçimi, kesin olmayan sonuçlara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan kazandı.

Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla, Borsa İstanbul ilk işlem gününde sert yükseldi. Endeks, 4622 – 4799 bant aralığında hareket ederken; günü yüzde 4,10 yükselişle 4768 puandan tamamladı. Bankacılık endeksinde yükseliş öğle saatlerinde hızlanırken, gün içinde değer kazancı yüzde 4’ü aştı ve kapanışta yüzde 2,13 artışla 4048 puanda işlem gördü.

BIST 100 hisselerinde 99 hisse günü primli tamamlarken, Anadolu Efes yüzde 2,71 değer kaybetti. En çok işlem gören hisse senetleri ise, Türk Hava Yolları, Emlak Konut, Aselsan, Ereğli Demir Çelik ve İş Bankası (C) oldu.

BIST 100 endeksi, seçim sonrası ilk işlem gününe yüzde 2,52 yükselişle 4696 puandan başlarken; bankacılık endeksi açılışta yüzde 1,38 artışla 4019 puan olmuştu.

BIST 100 endeksi, cuma günü kapanışta yüzde 3,45 değer kazanarak 4580 puanda hareket etmişti.

Dolar/TL Türkiye piyasalarının kapalı olduğu saatlerde uluslararası piyasalarda ilk işlemlere 20 TL seviyesinin üzerinde başladı. Dolar, en yüksek 20,1630 TL’yi, en düşük 19,9310 TL’yi görürken; saat 18.13 itibarıyla yüzde 0,65 oranında artışla 20,0902 TL’de işlem görüyor. Kur, cuma günü 19,96 TL seviyelerinden kapanmıştı.

Bankalar arası piyasa ile serbest piyasa kurlarındaki fiyatlamada ise, fark kapanıyor. Şu dakikalarda bankalar arası piyasada dolar kuru 20,09 olurken; serbest piyasada ise dolar/TL 20,65 TL. Böylece bankalar arası piyasadaki fiyat ile serbest piyasa fiyatı arasındaki makas 0,56 TL ile yüzde 2,79 oldu.

Euro/TL ise, ilk tepki olarak 21,4168 TL’yi görürken; şu dakikalarda yüzde 0,88 kazançla 21,5434 TL’de hareket ediyor.

Altının gram fiyatı ilk işlemlere 1250 TL’den başlarken, şu sıralarda yüzde 0,64 artışla 1257 TL’de alıcı buluyor.

Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), Cumhurbaşkanı seçimi öncesi son veride 663,85 baz puanda bulunurken, bugün saat 10.05 itibarıyla yüzde 0,03 yükselişle 664,08 baz puanda hareket ediyor.

Türkiye’nin CDS’si, 23 Mayıs Salı günü 720 baz puana kadar yükselerek 7 ayın zirvesini görmüştü. CDS, sonraki günlerde geri çekilerek 700 puanın altına sarkarken, seçim belirsizliğinin bitmesiyle de gevşemesini sürdürüyor.

Analistler, dolarda yükseliş potansiyelinin devam ettiğini ve alınacak aksiyonların kurun seyrinde belirleyici olacağını kaydetti.

Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla piyasalarda gözler, yeni ekonomi yönetimine ve izlenecek politikalara çevrildi. Uzmanlar, bu yöndeki haber akışına bağlı olarak piyasada hareketliliğin artabileceği görüşünde.

Çeyrek asrı bulan siyasi yürüyüşünde halkımızın güçlü desteğiyle tekrar seçilen Cumhurbaşkanımız sn @RTErdogan’ı kutluyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımıza milletimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. Yeni dönemin ülkemiz ve dünya için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

BIST 100 Endeksi seçimlerin ardından haftaya olumlu bir başlangıç yaparken, 4700-4750 direnci ilk planda önemli olacaktır; burası aşıldığı takdirde yükseliş ilk tur seçimler öncesi zorlanan ancak aşılamayan 5000 direncine doğru devam edebilir.

Dolar kurunda 20 seviyesi üzerinde bir açılış görüyoruz, ancak esas önemli olan kapalıçarşı kuru ile aradaki farkın nereye evrileceği olacaktır. Dolar ons bazında altın fiyatları ABD borç tavanı konusundaki gelişmeler ile yerinde sayarken, gram TL bazında altın fiyatlarında daha ziyade dolar kurundaki yukarı hareket belirleyici olacaktır.

Yurt içi piyasaların gündeminde bir süredir, seçim vardı. Seçimin yarattığı belirsizlik, piyasaları baskılamış ve iştah zayıflamıştı. İlk turun ardından ikinci tur 28 Mayıs günü gerçekleşti. İkinci turun sonucuna göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden seçilerek, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı oldu. Böylelikle seçim maratonunun da sonuna gelmiş olduk. Piyasa bu sonuç sonrasında yeni haftaya pozitif bir başlangıç yaptı. Bundan sonrası için piyasanın dikkati ekonomi yönetiminde olacaktır. Kısa vade açısından bu belirsizliğin bitmesini piyasa açısından olumlu değerlendiriyorum. Bunun işlem hacmine de pozitif yansımasını bekleyebiliriz.

İki seçim arası borsanın 200 günlük ortalamasına doğru geri çekilmeler yaşamasına karşın bu seviyenin üzerinde tutunmayı başardığı görüldü. Bugün itibariyle 200 günlük ortalaması 4500 seviyesinden geçiyor. Bu seviye destek noktası olarak izleniyor. Bu destek üzerinde kaldıkça yükselişini sürdürmesini bekleyebiliriz. Yukarısı içinde 4700 – 4760 direnç bandı olurken, bu direncin üzerinde kapanışların devamında 4850 direncine doğru hareketin sürmesini destekleyebilir.

Döviz kurlarına bakıldığında, onlar üzerinde de baskının kalktığı görülürken, şimdilik yatay seyirler izleniyor. Gram altın tarafında sabah saatlerinden bu yana 1246-1255 TL arasında işlemler görülüyor. Ons altındaki geri çekilme, son günlerde gram altının da aşağı yönlü hareketine neden olmuştu. Gram altında teknik anlamda, 1245 TL kısa vade desteği olurken, yukarıda 1261 TL direncini takip edebiliriz. Bu aralıkta kalmaya devam ederse bir süre yatay seyir izleyebilir.

Ancak bu aralığın dışına çıkması halinde, yeni bir yönden bahsetmek mümkün olacaktır. Bu süreçte, gram altın üzerinde ons altının seyri biraz daha baskın olabilir. Bu hafta ABD’de majör veriler açıklanacak, bunlar ons altının fiyat hareketi üzerinde etkili olabileceği gibi gram altın üzerinde de yansımalarını bekleyebiliriz.

Öncelikle seçim sonucunun tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını dilerim. İkinci tur kesin olmayan sonuçlara göre yüzde 52,1 oy oranı ile Erdoğan 13. Cumhurbaşkanlığı yarışını önde tamamladı. Her şeyden önce ortada kesin bir sonuç var. Belirsizliği sevmeyen piyasa için bu netlik olumlu olarak algılanacaktır. Pazartesi günü Borsa İstanbul’da yukarı yönlü bir açılış ve bunun ardından gelen pozisyon değişimleri söz konusu olabilir.

Birinci tur seçimi sonrasında piyasa mevcut iktidarın devam edeceğine yönelik beklenti içine girdi ve ağırlıklı olarak bunu fiyatladı. Bu nedenle bu sonuç piyasa için sürpriz değil. Birkaç gün olumlu bir hava olsa da piyasa eninde sonunda ekonomi politikalarına odaklanacaktır. Dolayısıyla seçim sonucunun yarattığı olumlu hava uzun soluklu olamayabilir.

Mevcut iktidarın ekonomi politikaları ya da kadrosu ile ilgili yeni sunduğu net bir program şimdilik yok. Önümüzdeki süreçte ekonomi politikalarında yaşanabilecek olası bir değişim piyasanın dikkatini çekecektir. Özellikle ekonomi kadrosunda kimlerin olacağı önemli değişimlerden bir olur. Daha önce Mehmet Şimşek’in ismi zikredilmişti ancak bu konuda atılan bir adım yok. Diğer taraftan mevcutta devam eden yeni ekonomi politikasının ekonomide iyileşmeye öncülük etmediğini izliyoruz. Dolayısıyla politika değişikliğine gidilip gidilmeyeceği bozulan birçok dinamik açısından belirleyici olacaktır.

Piyasa faiz politikasının nasıl işleyeceğini, KKM’nin geleceğini, kur seviyesindeki istikrarın nasıl sağlanacağını, bozulan faiz dinamiklerinin nasıl işleyeceğini ve güven ortamının tekrar tesis edilip edilmeyeceğini görmek isteyecektir. Yabancının coşkuyla satın alacağı yeni bir hikaye henüz yok. Dolayısıyla bir süre yerli yatırımcı ile hareket etmeye devam edeceğiz. 20 TL sınırında hareket eden DolarTL’nin önümüzdeki günlerde yükselen eğilimde hareketine devam etmesini beklemekteyim. Kurda ani zıplamalar yerine daha hızlı ancak yine kontrollü yükselişlerin olabileceğini düşünmekteyim.

Seçim sonuçlarına yönelik ilk fiyatlamaların ardından piyasalar ekonomi yönetiminin hangi isimlerden oluşacağını ve izlenecek para politikasını yakından takip edecektir. BIST-100 Endeksi mevcut durumda 4,5 fiyat/kazanç (F/K) oranı ile işlem görürken, bu seviyeler en son 2008 – 2009 küresel finans krizi döneminde görülmüştü. Seçim belirsizliğinin sona ermesi, ekonomi yönetiminin şekillenmesi ve para politikasında yaşanabilecek bir normalleşmenin iskontonun yüksek seyrettiği Borsa İstanbul’da yılın ikinci yarısında yükselişleri beraberinde getirebileceğini düşünüyoruz.

Sene başından bu yana pozitif bir performansın kaydedildiği gram altın cephesinde ons altındaki genel görünüm ve yurt içinde kurlardaki seyir belirleyici olacaktır. ABD’de güçlü gelen ekonomik veriler Fed’e yönelik sıkılaşma endişelerini yeniden artırırken, Fed’e yönelik faiz artırım beklentileri küresel çapta doların değer kazanmasına ve ons altının baskılanmasına neden oldu. Fed endişelerinin önümüzdeki süreçte yatışmasıyla altının ons fiyatında yeniden 2 doların üzerindeki seviyelerin test edilebileceğini ve gram altında yükseliş eğiliminin orta vadede devam edebileceği kanısındayız.

Borsa İstanbul’daki iskonto nedeniyle portföy dağılımında hisse ağırlığının daha yüksek olması gerektiğini ve gram altının da riskleri dengelemek adına portföylerde yer tutmasının faydalı olacağını değerlendiriyoruz.

Birinci tur ile ikinci tur arasında geçen 9 işlem gününde volatilite yüksek seyretti. Borsa İstanbul, 9 işlem günü sonunda yüzde 4,5’e yakın değer kaybederken; bu süreçte 4404 – 4700 puan arasında dalgalandı. BIST 100 endeksi, geçtiğimiz cuma günü kapanışta yüzde 3,45 değer kazanarak 4580 puanda hareket etti.

Dolar/TL, 22 Mayıs Pazartesi günü tarihinde ilk kez 20 TL’nin üzerini gördü. Kur cuma günü son işlemlerde ise, 19,9662 TL’de bulundu. Euro/TL ise rekor seviyesini, yine pazartesi günü 22,2751 TL’ye taşıdı. Euro haftayı 21,3770 TL’den tamamladı.

Ons altın ve dolar/TL’nin değerine göre hesaplanan gram altın, ons altının 2 ayın en düşük seviyesini görmesiyle baskılansa da, dolar/TL’deki değer kazancından destek buldu ve haftayı 1249 TL’den kapattı.

Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), 23 Mayıs Salı günü 720 baz puana kadar yükselerek 7 ayın zirvesini görürken, cuma günü 667 baz puana kadar geri çekildi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İLGİLİ İÇERİKLER

Eskişehir sanayisinde alarm zilleri: Firmalar yatırımlarda frene bastı

ABDULLAH SÖNMEZ / ESKİŞEHİRW

Eskişehir Sanayi Odası tarafından 2025 yılında yaşanan ekonomik gelişmelerin sanayi üzerindeki etkisini ölçmek ve işletmelerin önümüzdeki dönem beklentilerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Ekonomik Durum ve Beklenti Anketi” sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Eskişehir sanayisinin ekonomik kırılganlıklarının derinleştiğini ve firmaların çok katmanlı risklerle karşı karşıya olduğunu gösteren anket verilerine göre mevcut tablo, finansman erişiminden arz-talep dengesine, insan kaynağından yapısal altyapıya kadar pek çok alanda bütünleşik politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, “İş dünyamızın yaşadığı sıkışıklık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İç talepteki yetersizlik, dış pazarlarda daralma ve enflasyonist baskılar firmalarımızı üretim, yatırım ve ihracat kararlarında çok daha temkinli davranmaya yöneltti. Bu durum, büyüme potansiyelimizi sınırlayan önemli bir risk faktörü haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 

Finansmana erişim ve nakit akışı en büyük sorun

Ankete katılan firmaların yüzde 96’sında finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığının tespit edildiğini belirterek artan kredi faiz oranları ile teminat koşullarının, özellikle KOBİ ölçekli firmaların yatırım iştahını azalttığını aktaran Kesikbaş, “Bugün firmalarımız hem yatırım finansmanı hem de günlük nakit akışını yönetme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kısa vadeli kredilerin faiz oranlarındaki artış, şirketlerimizin finansal sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ayrıca, tahsilat süreçlerindeki uzamalar likidite kırılganlığını artırıyor” dedi. İhracat yapan sanayi işletmelerinin de düşük kur ve destek yetersizliklerinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Kesikbaş, sözlerine şöyle devam etti:  “Katılımcıların yüzde 81’i Eximbank kredilerine erişimde problem yaşıyor. Dış ticaret politikalarındaki öngörülemezlik, firmaların risk yönetimini güçleştiriyor. Kur politikalarının ihracat gelirlerimizi enflasyon karşısında erittiğini net şekilde görüyoruz. İhracatçı firmalarımız hem rekabet gücü kaybı hem de kârlılıkta ciddi düşüş riski ile karşı karşıya. İhracatın sürdürülebilir olması için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yapısal sorunlar Eskişehir sanayisini zorluyor

Eskişehir’de arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği, sanayi bölgelerine ulaşım sorunları ve konut fiyatlarındaki artışın da üretim ve istihdamı zorlaştıran başlıca yapısal sorunlar olarak öne çıktığına dikkat çeken Celalettin Kesikbaş, “Sanayi bölgelerimize ulaşımda yaşanan trafik sıkıntıları, fabrika arsa fiyatlarının aşırı yükselmesi ve konut kiralarındaki artış, hem firmaların hem de çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü, üretim kabiliyetimizi ve Eskişehir’in sanayi çekim gücünü artırmak açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İşgücü sıkıntısı firmaların rekabet gücünü tehdit ediyor”

Anket verilerinin firmaların yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle finansman ve nitelikli işgücü temininde ciddi güçlük yaşadığını da gösterdiğini açıklayan Celalettin Kesikbaş, katılımcıların yüzde 95’inin nitelikli işgücüne erişimde problem yaşadığını belirterek, “Yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm hedefleri kapsamında ilerlemek isteyen firmalarımız, gerekli altyapı ve personel eksikliği nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kamu desteklerinin hedefli hale getirilmesi, erişilebilir sanayi alanlarının planlanması, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve dijital/yeşil dönüşüm için uygun beşeri ve mali koşulların sağlanması bölgesel sanayi rekabetçiliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı.

TÜİK açıkladı: İşsizlik martta geriledi, işsiz kişi sayısı 65 bin azaldı

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken kadınlarda yüzde 10,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 49,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşti

İşgücü 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,6 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 15,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,0, kadınlarda ise yüzde 22,6 olarak tahmin edildi.

Arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 28,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 28,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,9 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,1 olarak tahmin edildi.

Nisan ayında ekonomik güven sarsıldı: Endeks yüzde 4,2 düştü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, endeks martta 100,8 iken, nisanda yüzde 4,2 azalarak 96,6 oldu. Tüketici güven endeksi, nisanda aylık bazda yüzde 2,3 azalışla 83,9'a geriledi.

Aynı dönemde reel kesim güven endeksi, yüzde 2,3 azalarak 100,8 olarak kayıtlara geçti.

Hizmet sektörü güven endeksi ise yüzde 4,3 düşüşle 109,5 oldu.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi, yüzde 2,5 azalarak 110,6, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 4,2 düşüşle 85,1 değerini aldı.

İşsizlik martta gerilediİşsizlik martta gerilediEkonomik Veriler

 

İstanbul için felaket uyarısı: Büyük depremden sonra yangınlar şehri sarabilir

BESTİ KARALAR
Ankara Günlüğü

Geçtiğimiz haftalarda komisyona sunum yapan akademisyenler, Türkiye’de dünya standartlarına uygun, “ulusal yangın veri sisteminin’ kurulmasını önerirken, İstanbul’ a dikkat çektiler. Uzmanlar yangın konusunda ise İstanbul’un büyük risk taşıdığını örnekler vererek anlattılar: “Olası 7 ve üssü bir depremde İstanbul’u depremden sonra yangın vuracak.”

Geçtiğimiz günlerde Kartalkaya Komisyonu’na sunum yapan uzmanlar, Türkiye’de dünya standartlarına yönelik bir yangın veri sistemi olmadığını aktararak şu önerileri getirdi:

■ Ulusal yangın veri sistemi kurulmalı.

■ Yangından korunma yönetmeliği geliştirilmeli.

■ İş yeri ve konutların birbirinden ayrılması sağlanmalı.

■ Yangın güvenlik sorumlusunun görevleri açık net şekilde yazılmalı.

■ Yangın laboratuvarı kurulmalı.

Akademisyenler komisyonda İstanbul’da bazı kurum ve kuruluşlarda yaptıkları incelemelerle ilgili bilgileri de paylaştılar. İnceleme yaptıkları yerlerde, «İtfaiye binaya yaklaşabiliyor mu? İtfaiye binanın çevresinde kamyonlarını kurup hortumlarını hazırlayabiliyor mu, binaya girebiliyor mu? Yangın mahalline güvenli bir şekilde ulaşabiliyor mu? Kurtarma operasyonu yürütebiliyor mu? Binadan güvenli bir şekilde çıkabilecek mi?» şeklinde sorulara cevap aradıklarını belirttiler.

“İstanbul risk altında”

Sunumlarda İstanbul’un büyük deprem riski altında olduğunu hatırlatılarak, olası 7 ve üstündeki depremde 500 doğal gaz servis kutusunun aynı anda yangın çıkarma olasılığına dikkat çekildi.

Dr. Ali Serdar Gültek’ İstanbul’da iş merkezlerinin yoğun olduğu bölgelerdeki binaların yöneticileriyle yaptıkları görüşmeleri paylaştı. Yapılarda yangın risk sistemlerinin bulunduğunu ancak idari müdür, teknik müdür ve güvenlik müdürü düzeyindeki pek çok kişinin bu sistemlerin varlığından haberdar bile olmadığını gördüklerini aktardı. Gültek, 2016’da Çalışma Bakanlığı için İstanbul Sanayi Odası 500 listesinde yer alan 60 fabrikayı incelediklerini aktararak, inceledikleri yapıların yüzde 60’ında üretimin ve depolamanın aynı çatı altında gerçekleştirildiğini böyle bir durumda yangının hızlıca diğer kısımlara yayılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzmanlar, sadece konutlar, oteller, tarihi binalar değil, fabrikalar, endüstriyel yangınlar da ülke ekonomisine ciddi zarar verildiğine işaret edildi.

Çin, dünya buğday pazarını sarsıyorÇin, dünya buğday pazarını sarsıyorEmtia Haberleri

 

İhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorİhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorEkonomi