Gemlik zeytinine Avrupa Birliği tescili geliyor

Kesin olmayan sonuçlara göre Bursa'dan AK Parti milletvekili seçilen Varank, Türkiye'nin yerel ve yöresel değerlerini uluslararası düzeyde etkin şekilde korumak için ocak ayında uluslararası coğrafi işaret seferberliği başlattıklarını anımsatarak, itiraz süreci tamamlanacak coğrafi işaretlerle birlikte AB'de tescilli ürünlerin sayısının 9'dan 14'e yükseleceğini belirtti.

Yayınlanma Tarihi:

İlk aşamada Türkiye’nin ticari potansiyeli yüksek 100 ürününü uluslararası düzeyde tescil ettirmek istediklerini ifade eden Varank, halen 41 başvuruyla ilgili işlemlerin AB Komisyonu nezdinde devam ettiğini aktardı.

“Gemlik zeytini sadece Türkiye’de değil dünyada meşhur”

Bursa’daki programları kapsamında Gemlik Zeytin Hali’ni de ziyaret eden Bakan Varank, esnafla sohbet etti, Gemlik zeytini ile ilgili Avrupa Birliği’nde yapılan coğrafi işaret çalışmaları halkında bilgi verdi.

Zeytin haliyle ilgili ilerleyen dönemde yeni projeleri hayata geçirmeyi planladıklarını ifade eden Varank, Gemlik Zeytin Hali’nin daha sağlıklı, daha büyük, daha işlek bir yere taşınması, buradaki esnafın işlerini daha sağlıklı yürütebilmesi için planlamalar yaptıklarını belirtti.

İlerleyen dönemde Gemlik’i yeni bir zeytin haliyle buluşturacaklarına değinen Varank, “Gemlik zeytini, sadece Türkiye’de değil dünyada meşhur bir zeytin. Onun için Gemlik zeytinine sahip çıkmak, burada hem üreticilerimizi hem de bu işin ticaretini yapan esnaf arkadaşlarımızı desteklemek ve bu ürünü dünyaya daha iyi tanıtmak üzere yol yürümeye devam edeceğiz. Yeni yapacağımız üretici zeytin haliyle çok daha sağlıklı bir ticaret ortamını burada oluşturacağız.” dedi.

“Avrupa Komisyonunun resmi gazetesinde Gemlik zeytininin tescili yapıldı”

Dünyaca meşhur Gemlik zeytininin Türkiye’de coğrafi işaretinin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından verildiğini hatırlatan Bakan Varank, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Artık bu ürün coğrafi olarak tescil edilmiş, gerçekten şartları sağlayan ürünlerin tescillenerek alım satımının yapıldığı, tescillendiği bir ürün haline geldi. Biz sadece Türkiye’de bu ürünü tescillemekle kalmadık. Avrupa Birliği nezdinde de coğrafi işaretimizin tescilini almak üzere bakanlığımıza bağlı Bursa-Bilecik-Eskişehir Kalkınma Ajansı (BEBKA) ile birlikte bir başvuru yapmıştık. Avrupa Komisyonunun resmi gazetesinde Gemlik zeytininin tescili yapıldı. 28 Mayıs itibariyle bu tescil süreci tamamlanmış olacak. Artık Gemlik Zeytini, Avrupa Birliği nezdinde de resmi olarak tanınan bir ürün haline gelecek. Hayırlı uğurlu olsun diyoruz.”

“Gemlik zeytini 10’uncu ürün olarak tescili tamamlanmış olacak”

Türkiye’nin yerel özellikleri ve yerel ürünleriyle dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğuna işaret eden Varank, şunları kaydetti:

“Biz coğrafi tescillerimizi dünyada savunabilmek için asla ihmalkar davranmıyoruz. Gerek Avrupa Birliği nezdinde gerek uluslararası kuruluşlar nezdinde her bir ürünümüzü tescil ettirmek, bunların Türkiye’nin bir malı olduğunu, Türkiye’nin ürünü olduğunu kaydettirmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Şimdiye kadar Türkiye’den 9 ürünün Avrupa Birliği nezdinde tescili yapılmıştı. Gemlik zeytini de 10’uncu ürün olarak tescili tamamlanmış olacak ve dünya pazarlarında bu ürünümüzü çok daha iyi pazarlayacağız. Artık dünyada ‘Gemlik zeytini’ olarak bu ürün talep edilecek. Reklamını da bu şekilde yapmış olacağız. Tabii bunun yanında Bursa’nın farklı ürünlerinin de coğrafi tescilini dünya nezdinde devam ettirmek için başvurularımız var. Onların neticelerini de bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde de Bursa şeftalisinin, Bursa siyah incirinin ve Bursa kestanesinin tescillerini de Avrupa nezdinde almış olacağız.”

Gemlik zeytininin yanı sıra 10 Mayıs’ta itiraz süresi dolan Suruç narı ve 22 Mayıs’ta itiraz süresi dolacak Çağlayancerit cevizi ile üç coğrafi işaretin tescil sürecinin haziran ayında tamamlanması öngörülüyor.

Öte yandan coğrafi işaret başvurusu yapılan ve inceleme süreçleri tamamlanan Edremit zeytinyağı ve Milas yağlı zeytini ile ilgili itiraz sürelerinin dolması bekleniyor.

Türkiye’nin AB’de tescilli 9 ürünü bulunuyor

Türkiye’nin şu anda Avrupa Birliğinde Antep baklavası, Aydın inciri, Malatya kayısısı, Aydın kestanesi, Milas zeytinyağı, Bayramiç beyazı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı ve Antakya künefesi olmak üzere 9 tescilli coğrafi işareti bulunuyor.

Depremden etkilenen iller için Cenevre’de coğrafi işaret sergisi açılacak

Bakan Mustafa Varank, şubat ayında yaşanan deprem felaketinden etkilenen 11 ilin coğrafi işaretler açısından büyük potansiyele sahip olduğuna dikkati çekerek, bu şehirlerin yeniden kalkınmasında coğrafi işaretleri araç olarak kullanacaklarını vurguladı.

Coğrafi işaretlerin uluslararası düzeyde hak ettiği ilgiyi ve değeri görmesi için tanıtım faaliyetlerinin önemine değinen Bakan Varank, “10-14 Temmuz’da İsviçre’nin Cenevre şehrinde Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Genel Kurul Toplantıları esnasında depremden etkilenen 11 ilimizin coğrafi işaretlerini sergileyeceğiz. Sergiye 190’ın üzerinde ülkeden çok sayıda üst düzey temsilcinin katılımını bekliyoruz. Sergi hazırlıklarımızı Dünya Ticaret Örgütü Daimi Temsilciliğimiz ile iş birliği içinde sürdürüyoruz.” açıklamasında bulundu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İLGİLİ İÇERİKLER

Eskişehir sanayisinde alarm zilleri: Firmalar yatırımlarda frene bastı

ABDULLAH SÖNMEZ / ESKİŞEHİRW

Eskişehir Sanayi Odası tarafından 2025 yılında yaşanan ekonomik gelişmelerin sanayi üzerindeki etkisini ölçmek ve işletmelerin önümüzdeki dönem beklentilerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Ekonomik Durum ve Beklenti Anketi” sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Eskişehir sanayisinin ekonomik kırılganlıklarının derinleştiğini ve firmaların çok katmanlı risklerle karşı karşıya olduğunu gösteren anket verilerine göre mevcut tablo, finansman erişiminden arz-talep dengesine, insan kaynağından yapısal altyapıya kadar pek çok alanda bütünleşik politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, “İş dünyamızın yaşadığı sıkışıklık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İç talepteki yetersizlik, dış pazarlarda daralma ve enflasyonist baskılar firmalarımızı üretim, yatırım ve ihracat kararlarında çok daha temkinli davranmaya yöneltti. Bu durum, büyüme potansiyelimizi sınırlayan önemli bir risk faktörü haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 

Finansmana erişim ve nakit akışı en büyük sorun

Ankete katılan firmaların yüzde 96’sında finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığının tespit edildiğini belirterek artan kredi faiz oranları ile teminat koşullarının, özellikle KOBİ ölçekli firmaların yatırım iştahını azalttığını aktaran Kesikbaş, “Bugün firmalarımız hem yatırım finansmanı hem de günlük nakit akışını yönetme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kısa vadeli kredilerin faiz oranlarındaki artış, şirketlerimizin finansal sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ayrıca, tahsilat süreçlerindeki uzamalar likidite kırılganlığını artırıyor” dedi. İhracat yapan sanayi işletmelerinin de düşük kur ve destek yetersizliklerinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Kesikbaş, sözlerine şöyle devam etti:  “Katılımcıların yüzde 81’i Eximbank kredilerine erişimde problem yaşıyor. Dış ticaret politikalarındaki öngörülemezlik, firmaların risk yönetimini güçleştiriyor. Kur politikalarının ihracat gelirlerimizi enflasyon karşısında erittiğini net şekilde görüyoruz. İhracatçı firmalarımız hem rekabet gücü kaybı hem de kârlılıkta ciddi düşüş riski ile karşı karşıya. İhracatın sürdürülebilir olması için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yapısal sorunlar Eskişehir sanayisini zorluyor

Eskişehir’de arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği, sanayi bölgelerine ulaşım sorunları ve konut fiyatlarındaki artışın da üretim ve istihdamı zorlaştıran başlıca yapısal sorunlar olarak öne çıktığına dikkat çeken Celalettin Kesikbaş, “Sanayi bölgelerimize ulaşımda yaşanan trafik sıkıntıları, fabrika arsa fiyatlarının aşırı yükselmesi ve konut kiralarındaki artış, hem firmaların hem de çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü, üretim kabiliyetimizi ve Eskişehir’in sanayi çekim gücünü artırmak açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İşgücü sıkıntısı firmaların rekabet gücünü tehdit ediyor”

Anket verilerinin firmaların yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle finansman ve nitelikli işgücü temininde ciddi güçlük yaşadığını da gösterdiğini açıklayan Celalettin Kesikbaş, katılımcıların yüzde 95’inin nitelikli işgücüne erişimde problem yaşadığını belirterek, “Yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm hedefleri kapsamında ilerlemek isteyen firmalarımız, gerekli altyapı ve personel eksikliği nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kamu desteklerinin hedefli hale getirilmesi, erişilebilir sanayi alanlarının planlanması, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve dijital/yeşil dönüşüm için uygun beşeri ve mali koşulların sağlanması bölgesel sanayi rekabetçiliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı.

TÜİK açıkladı: İşsizlik martta geriledi, işsiz kişi sayısı 65 bin azaldı

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken kadınlarda yüzde 10,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 49,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşti

İşgücü 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,6 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 15,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,0, kadınlarda ise yüzde 22,6 olarak tahmin edildi.

Arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 28,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 28,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,9 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,1 olarak tahmin edildi.

Nisan ayında ekonomik güven sarsıldı: Endeks yüzde 4,2 düştü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nisan ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, endeks martta 100,8 iken, nisanda yüzde 4,2 azalarak 96,6 oldu. Tüketici güven endeksi, nisanda aylık bazda yüzde 2,3 azalışla 83,9'a geriledi.

Aynı dönemde reel kesim güven endeksi, yüzde 2,3 azalarak 100,8 olarak kayıtlara geçti.

Hizmet sektörü güven endeksi ise yüzde 4,3 düşüşle 109,5 oldu.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi, yüzde 2,5 azalarak 110,6, inşaat sektörü güven endeksi ise yüzde 4,2 düşüşle 85,1 değerini aldı.

İşsizlik martta gerilediİşsizlik martta gerilediEkonomik Veriler

 

İstanbul için felaket uyarısı: Büyük depremden sonra yangınlar şehri sarabilir

BESTİ KARALAR
Ankara Günlüğü

Geçtiğimiz haftalarda komisyona sunum yapan akademisyenler, Türkiye’de dünya standartlarına uygun, “ulusal yangın veri sisteminin’ kurulmasını önerirken, İstanbul’ a dikkat çektiler. Uzmanlar yangın konusunda ise İstanbul’un büyük risk taşıdığını örnekler vererek anlattılar: “Olası 7 ve üssü bir depremde İstanbul’u depremden sonra yangın vuracak.”

Geçtiğimiz günlerde Kartalkaya Komisyonu’na sunum yapan uzmanlar, Türkiye’de dünya standartlarına yönelik bir yangın veri sistemi olmadığını aktararak şu önerileri getirdi:

■ Ulusal yangın veri sistemi kurulmalı.

■ Yangından korunma yönetmeliği geliştirilmeli.

■ İş yeri ve konutların birbirinden ayrılması sağlanmalı.

■ Yangın güvenlik sorumlusunun görevleri açık net şekilde yazılmalı.

■ Yangın laboratuvarı kurulmalı.

Akademisyenler komisyonda İstanbul’da bazı kurum ve kuruluşlarda yaptıkları incelemelerle ilgili bilgileri de paylaştılar. İnceleme yaptıkları yerlerde, «İtfaiye binaya yaklaşabiliyor mu? İtfaiye binanın çevresinde kamyonlarını kurup hortumlarını hazırlayabiliyor mu, binaya girebiliyor mu? Yangın mahalline güvenli bir şekilde ulaşabiliyor mu? Kurtarma operasyonu yürütebiliyor mu? Binadan güvenli bir şekilde çıkabilecek mi?» şeklinde sorulara cevap aradıklarını belirttiler.

“İstanbul risk altında”

Sunumlarda İstanbul’un büyük deprem riski altında olduğunu hatırlatılarak, olası 7 ve üstündeki depremde 500 doğal gaz servis kutusunun aynı anda yangın çıkarma olasılığına dikkat çekildi.

Dr. Ali Serdar Gültek’ İstanbul’da iş merkezlerinin yoğun olduğu bölgelerdeki binaların yöneticileriyle yaptıkları görüşmeleri paylaştı. Yapılarda yangın risk sistemlerinin bulunduğunu ancak idari müdür, teknik müdür ve güvenlik müdürü düzeyindeki pek çok kişinin bu sistemlerin varlığından haberdar bile olmadığını gördüklerini aktardı. Gültek, 2016’da Çalışma Bakanlığı için İstanbul Sanayi Odası 500 listesinde yer alan 60 fabrikayı incelediklerini aktararak, inceledikleri yapıların yüzde 60’ında üretimin ve depolamanın aynı çatı altında gerçekleştirildiğini böyle bir durumda yangının hızlıca diğer kısımlara yayılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzmanlar, sadece konutlar, oteller, tarihi binalar değil, fabrikalar, endüstriyel yangınlar da ülke ekonomisine ciddi zarar verildiğine işaret edildi.

Çin, dünya buğday pazarını sarsıyorÇin, dünya buğday pazarını sarsıyorEmtia Haberleri

 

İhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorİhracatçının kârsızlıkla imtihanı ağırlaşıyorEkonomi