KOBİ kredileri 2 yılda ikiye katlandı, 2 trilyona gidiyor!

Bankacılık sektörünün KOBİ’lere kullandırdığı kredilerin bakiyesi son bir yılda yüzde 86 artarak Ekim sonu itibariyle 1 trilyon 789 milyar liraya ulaştı. Türkiye’deki tüm işletmelerin sayıca yüzde 99,8’ini oluşturan ve istihdam, yatırım ve üretime katkıları ile ülke ekonomisinin adeta omurgasını oluşturan küçük ve orta boş işletmelere (KOBİ) bankacılık sektörünce açılan kredilerin hacminin yıl sonu itibariyle 2 trilyon lirayı aşması bekleniyor.

Yayınlanma Tarihi:

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nca (BDDK) yapılan belirlemelere göre KOBİ kredi hacmi bu yılın ilk on ayında yüzde 66,5 artışla 1 trilyon 789 milyar liraya ulaştı. KOBİ kredileri Ekim 2022 sonu itibariyle son bir yılda ise yüzde 85,8 oranında 826 milyar 189,9 milyon liralık net artış gösterdi. Başka bir deyişle bankalar son bir yılda KOBİ’lere net bazda bu kadar yeni kredi açtı. Bankacılık sektörünün 2012 sonunda 200 milyar liranın altında bulunan KOBİ kredi hacmi, 2014’de 300 milyarı, 2016’da 400 milyarı, 2017’de 500 milyarı, 2018’de 600 milyarı, 2020’de 800 milyarı, 2021 sonunda 1 trilyon lirayı aşmıştı.

KOBİ kredileri hacminde en büyük bölümü sayıca daha az, ancak çalışan sayısı ve satış hasılatı daha yüksek olan “orta boy” işletmelerin kullanımının bakiyesi oluşturuyor. Çalışan sayısı 50-250 kişi, yıllık satış hasılatı veya mali bilançosu 50-250 milyon TL arasında olan orta boy işletmelerin Ekim sonu itibariyle 147 bin 200 hesaptaki kredilerinin toplam bakiyesi 694 milyar 66,4 milyon lira.

10-50 arası kişi çalıştıran, mali kriterleri 5-50 milyon lira arasında bulunan “küçük” işletmelerin 519 bin 78 hesaptaki toplam kredi bakiyeleri de 600 milyar 596,5 milyon lira.

Sayıca en büyük bölümü oluşturan, 10’dan az çalışanı ve mali kriterlerde 5 milyon liranın altında olan “mikro” işletmelerin ise hesap sayısının 3 milyon 735 bin 793, toplam kredi bakiyelerinin de 494 milyar 334,2 milyon lira olduğu belirlendi.

Buna göre KOBİ/hesap bazında ortalama kredi kullanımı orta büyüklükteki işletmelerde 4 milyon 715 bin, küçük işletmelerde 1 milyon 157 bin, mikro işletmelerde ise 132 bin lira düzeyinde bulunuyor. Ortalama kredi büyüklüğü toplamda ise 406 bin lira düzeyinde.

En çok kredi kamu bankalarından

Ekim sonu itibariyle KOBİ kredi hacminin 830 milyar 568,4 milyon lira en büyük bölümünün kamu bankalarınca kullandırıldığı belirlendi. Kamu bankalarının KOBİ kredisi hacmi bu yıl ilk on ayda yüzde 55, son bir yılda yüzde 70,2 büyüdü.

Oransal bazda en büyük artış ise yabancı bankaların açtığı kredilerde. Bu bankalarca KOBİ’lere kullandırılan kredilerin hacmi ilk on ayda yüzde 97,8, son bir yılda yüzde 123,7 artışla Ekim sonu itibariyle 494 milyar 625 milyon liraya ulaştı. Yerli özel bankaların KOBİ kredisi hacmi de on ayda yüzde 60,9, son bir yılda yüzde 82,7 artışla 463 milyar 803,7 milyon lira oldu.

Takipteki KOBİ kredileri azaldı

Bankaların KOBİ kredilerinde takibe düşen miktarın ise Ekim sonu itibariyle 59 milyar 351,4 milyon lira olduğu belirlendi. Bir yıl öncesine göre yüzde 5 daha yüksek olan bu tutarın, 2021 sonuna göre ise yüzde 0,3 azaldığı belirlendi. Ekim 2021 sonunda 56 milyar 551,4 milyon lira olan takipteki KOBİ kredisi hacmi, 2021 sonu itibariyle 59 milyar 514,3 milyon liraya çıkmıştı.

İlk on ayda takipteki kredi hacminin orta boy işletmelerde yüzde 11,9, küçük işletmelerde yüzde 4,2 küçülürken, mikro işletmelerde yüzde 21,4 arttığı dikkati çekti. Takibe düşen kredi borcu bulunan KOBİ/hesap sayısı orta boy işletmelerde yüzde 38,4, küçük işletmelerde yüzde 32,6 azalırken, mikro işletmelerde yüzde 35,8 artış gösterdi ve toplamda yüzde 17,9 artışla 353 bin 955 oldu.

Takipteki oran yüzde 10’dan yüzde 3’e düştü

Takipteki KOBİ kredilerinin toplam kredi hacmine oranı düşüş göstererek Ekim sonu itibariyle yüzde 3,3’e indi. 2012 sonu itibariyle yüzde 3,3 olan takipteki oran, özellikle 2018’den itibaren yükselerek anılan yıl yüzde 7,2 olmuş, 2019’da ise yüzde 10’u aşmıştı. Söz konusu oran 2020’de yüzde 6,9’a, 2021 sonunda yüzde 5,5’e, son verilere göre ise yüzde 3,3’e düşmüş bulunuyor.

Tüm işletmelerin yüzde 99,8’i KOBİ

TÜİK verilerine göre Türkiye’de toplam 3 milyon 427 bin 891 işletme bulunuyor. Bunlar içinde 3 milyon 419 bin 773 olan KOBİ sayısı, yapılan son düzenleme ile yeniden belirlenen kriterlere göre 3 milyon 421 bin 817’ye yükseldi. Bu işletmeler KOBİ sınıfına dahil olarak devletin KOBİ’lere yönelik destek ve teşviklerden yararlanabiliyor.

Buna göre Türkiye’de de işletmelerin yaklaşık yüzde 99,8’ini oluşturan KOBİ’ler, aynı zamanda toplam istihdamın yüzde 77,8’ini, toplam yatırımların yüzde 53,2’sini, üretimin de yüzde 54,2’sini gerçekleştiriyor.

KOBİ tanımı

Mart ayında yapılan düzenleme ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin tespitinde kullanılan kriterler güncellendi. KOBİ olmak için gerekli kriterlerden biri olan net satış hasılatı veya mali bilanço limitinin (mali kriter), 125 milyon TL’den 250 milyon TL’ye çıkarılması ile KOBİ sınıfına giren işletme sayısı arttı. Buna göre 250 kişiden az çalışan istihdam eden, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 250 milyon lirayı aşmayan işletmeler KOBİ olarak tanımlanıyor.

Bu kapsamda; çalışan sayısı 10’dan az, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançoya ilişkin mali kriterde 5 milyon liranın altında olanlar “mikro”; çalışan sayısı 10-50 arası (50’den az), mali kriterde 50 milyon TL’yi aşmayanlar “küçük”; çalışan sayısı 50-250 arası (250’den az), mali kriterde 250 milyon TL’yi aşmayanlar ise “orta büyüklükte işletme” kabul ediliyor.

KOBİ’lerin finansmanı neden önemli?

Dünya Bankası tarafından küçük ve orta ölçekli işletmeler, yalnızca ekonomik gelişimin değil sosyal dengenin ve istikrarın da en önemli aktörleri olarak ifade ediliyor. Türkiye’nin de üyeleri arasında bulunduğu Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü’ne (OECD) üye ülkelerdeki KOBİ’ler işletmelerin yüzde 85’lik kısmını, istihdamın ise yüzde 70’ini oluşturuyor. Bu nedenle ülke ekonomilerinin güçlü ve sürdürülebilir olarak kalkınmasının yolu, KOBİ’lerin güçlendirilmesinden geçiyor. Uzmanlar, Türkiye’nin küresel ekonomik sistemde güçlü bir rol üstlenebilmesi için KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılması, verimliliklerinin yükseltilmesi, uluslararası piyasalarla entegrasyon süreçlerinin doğru stratejilerle desteklenmesi, yatırım, üretim ve pazarlama alanında bunlara teknik bilgi ve danışmanlık hizmetleri sağlanması, yatırımlarının desteklenmesi için maliyeti düşük uzun vadeli kredi kaynakları oluşturulmasının stratejik önemine işaret ediyor.

KOBİ kredi hacminin 830,6 milyar lira en büyük bölümü kamu bankalarınca kullandırıldı. Oransal bazda en büyük artış ise ilk on ayda yüzde 97,8, son bir yılda yüzde 123,7 oranıyla yabancı bankaların KOBİ kredilerinde.

Kredilerin 694,1 milyar lira ile en büyük bölümünü, sayıca daha az, ancak çalışan sayısı ve satış hasılatı daha yüksek olan “orta boy” işletmelerin kullandı.

Takipteki KOBİ kredileri Ekim sonu itibariyle 59,4 milyar lira. 2019’da yüzde 10’u aşan takipteki oran yüzde 3,3’e geriledi.

Türkiye’de tüm işletmelerin sayıca yüzde 99,8’ini oluşturan KOBİ’ler, toplam istihdamın yüzde 77,8’ini, toplam yatırımların yüzde 53,2’sini, toplam üretimin yüzde 54,2’sini gerçekleştiriyor.

İLGİLİ İÇERİKLER

Ekonomik kriz sinyalleri sonrası ABD ve Çin’den geri adım: Tarifelerde rekor düşüş!

İsviçre'deki görüşmeler sonrasında Çin ve ABD arasında geçici bir süre tarife indirimi kararı geldi. Buna göre Çin, 90 gün boyunca ABD'ye uyguladığı tarifeleri yüzde 125'ten yüzde 10'a düşürecek. ABD ise Çin'e yönelik tarifeleri aynı dönemde yüzde 145'ten yüzde 30'a indirecek.

ABD Hazine Bakanı Bessent: Verimli bir görüşme yaptık

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent Çin ve ABD'nin ayrışma istemediğini belirtti. Bessent, “Fentanil konusunda atılacak adımlar konusunda çok sağlam ve verimli bir görüşme yaptık” dedi.

Açıklamada ayrıca “Tarafların ekonomik ve ticari ilişkilerle ilgili görüşmeleri sürdürmek üzere bir mekanizma kuracakları” belirtildi.

Önemli ilerleme kaydedildiği açıklamıştı

ABD ve Çin, ticaret savaşını yatıştırmak amacıyla İsviçre’de iki gün süren görüşmelerin ardından “önemli ilerleme” kaydedildiğini açıklamıştı.

Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng, ABD tarafının profesyonelliğini överken, ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ise iki taraf arasındaki ticaret anlaşmazlıklarının abartılmış olabileceğini belirtmişti.

Piyasalar ne tepki verdi?

Anlaşmanın duyurulmasının ardından, ons altın fiyatında düşüş yüzde 3'e yaklaşırken 3.228 dolara kadar düştü. Dolar Endeksi 101,159 ile 1 ayın en düşük seviyesine geriledi.

Brent petrolünün varil fiyatı 2,11 dolar artışla 66,02 dolara yükselirken; Batı Teksas petrolünün varil fiyatı 2,12 dolar artışla 63,14 dolara çıktı.

Bitcoin fiyatı, ABD-Çin anlaşmasına ilişkin haberler ile 105.646 dolara yükseldi.

Euro/dolar, 1 ayın en düşük seviyesi olan 1,1163'e geriledi.

ABD'nin 2 yıl vadeli Hazine kağıdında getiri 8 baz puan artışla yüzde 3,9601'e; ABD'nin 10 yıl vadeli Hazine kağıdında getiri 6 baz puan artışla yüzde 4,4339'a yükseldi.

Neler olmuştu?

Trump ikinci dönemine başladığından bu yana Çin mallarına yüzde 145 gümrük vergisi uygularken Pekin de ABD'den yapılan ithalata yüzde 125 gümrük vergisiyle karşılık verdi. Bu durum ikili ticaretin neredeyse durma noktasına gelmesine yol açarak ABD'de enflasyonist baskıyı arttırdı ve Çin'in büyümesine güç veren ihracat motorunu tehdit etti.

ABD-İngiltere-Almanya hattında yoğun diplomasi: ABD Dışişleri Bakanı Rubio’dan çifte görüşmeABD-İngiltere-Almanya hattında yoğun diplomasi: ABD Dışişleri Bakanı Rubio’dan çifte görüşmeDünya

 

Maliye’nin OSB’lere vergi memuru planı sanayiciyi ayağa kaldırdı: “Kümesteki kazlara yüklenmeyin”

HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bir televizyon programında, bütün OSB’lerin ve hallerin giriş çıkışları ile büyükşehirlerin giriş ve çıkışlarına maliyeci koyacaklarına yönelik açıklamalarına, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’dan isim vermeden sertlik dozu yüksek bir cevap geldi. OSB’lerde faaliyet gösteren firmalar da bölgelerin yüzde 90’ının ihracatçı olduğunu, kayıt dışılığın mümkün olmadığını, kayıt dışı ile samimi şekilde mücadele edilmek isteniyorsa fatura nedir bilmeyen işletmelere yönelinmesi gerektiğini vurguladılar.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in son dönemlerde sıklıkla gündeme getirdiği, vergi gelirlerinin artırılmasına yönelik önlemlerin ilk sırasında kayıt dışının azaltılması geliyor. Nitekim bu konuda binlerce maliye uzmanı sahada iki yönlü denetime başladılar. Bunlardan bir kısmı işletmelerin kasasına oturarak hasılat tespiti yaparken, bir kısmı da sokak sokak gezerek mükellef olmayanları tespit etme yönünde denetim yaptılar.

Bakan Şimşek konuyla ilgili son açıklamasında ise bu kez OSB’lerin giriş çıkışlarına vergi memuru koyarak denetimi genişleteceklerini bilirdi. Şimşek’in bu açıklamalarına TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu sosyal medya hesabından sert bir açıklamayla cevap verirken, çok sayıda OSB firması da tepkilerini EKONOMİ’ye aktardılar.

“Girişimcinin çalışma şevki kırılmamalı”

Sosyal medya hesabından açıklama yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, vergi denetimine ve kayıt dışı ile mücadeleye karış olmadıklarını ancak, her işletmenin kapısına vergi memuru koyarak, polisiye tedbirlerle vergi gelirlerinin artırılamayacağını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, “Vergi denetimine karşı değiliz. Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi destekliyoruz. Vergi sistemi adil ve şeffaf olmalı. Girişimcinin çalışma şevkini kırmamalı. Her işletmenin, her fabrikanın kapısına vergi memuru koyarak, polisiye tedbirler alarak, vergi gelirleri arttırılamaz. Hakkaniyet de sağlanamaz” yorumunu yaptı.

“İnceleme başlatmadığımız kesim yok”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önceki gün TGRT Haber’de katıldığı bir programda, kayıt dışılığa yönelik inceleme başlatmadıkları kesimin bulunmadığının altını çizerken, ekiplerin güçlendirileceğini, OSB’lerin giriş çıkışlarına memur konulacağını bildirmişti. Şimşek’in açıklamalarının ilgili kısmı şöyle: “İnceleme başlatmadığımız hiçbir kesim yok. Önce çok büyüklerden başladık. Kayıt dışı üretim, satış yapanlar... Biz denetim yapıp ceza kesmek istemiyoruz ama arkadaşlarla da konuştuk. Ekipler güçlendirilecek. Bütün OSB’lerin giriş çıkışlarına, bütün hallerin giriş çıkışlarına vergi memurları koyacağız. Bütün büyükşehirlerin giriş ve çıkışlarına, ana arterlerine kalıcı maliyecileri koyacağız.”

“Kümesteki kazları bırakın"

EKONOMİ’ye açıklama yapan OSB’lerde faaliyet gösteren firmaların temsilcileri, organize sanayi bölgelerinin zaten kayıtlı işletmeleri bir araya getiren organize yapılar olduğunu hatırlattılar. OSB’lerdeki firmaların yüzde 90’ının ihracatçı olduğu, kayıtsız bir kuruş işlemin bile olmadığının altını çizen firma yetkilileri, “Kayıt dışı ile uğraşılacağını bildirdiler ama kayıt dışı ile mücadele kayıtlı işletmelerin kapısına memur koyarak yapılır mı? Gelinen noktada yıllardır yaşadığımız temel bir sıkıntının su yüzüne çıkmasıdır. Yani kümesteki kazlara yükleniliyor” ifadelerini kullandılar.

Türkiye’deki sanayi üretiminin önemli bölümünün OSB’lerde gerçekleştirildiğinin altını çizen yetkililer, “Kayıt dışı ile uğraşacağız dediler, tarifi bu mudur? Kayıt içindeki işletmelere daha ne kadar yüklenecek? Yüklenmeleri gereken kayıt dışı ama bu kayıtlı işletmelere niye yapılıyor? Fatura dediğin zaman ‘fatura ne ki?’ diyenler var, onlara baksınlar” değerlendirmesinde bulundular.

 Yetkililer, tüm firmaların banka bilgileri ve defterlerinin kamu kurumlarına açık olduğuna vurgu yaparken, “OSB’lerdeki her kamyon durdurulursa ne olacak, biz vergi memurunun inisiyatifi yle mi uğraşacağız, üretim mi yapacağız?” diye konuştular.

Fosil yakıt devleri iklime 28 trilyon dolarlık zarar verdiFosil yakıt devleri iklime 28 trilyon dolarlık zarar verdiEkonomi

 

Altın ve TL’de getiri fonlarda istikrar sürüyorAltın ve TL’de getiri fonlarda istikrar sürüyorEkonomi

 

Eskişehir sanayisinde alarm zilleri: Firmalar yatırımlarda frene bastı

ABDULLAH SÖNMEZ / ESKİŞEHİRW

Eskişehir Sanayi Odası tarafından 2025 yılında yaşanan ekonomik gelişmelerin sanayi üzerindeki etkisini ölçmek ve işletmelerin önümüzdeki dönem beklentilerini ortaya koymak amacıyla hazırlanan “Ekonomik Durum ve Beklenti Anketi” sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Eskişehir sanayisinin ekonomik kırılganlıklarının derinleştiğini ve firmaların çok katmanlı risklerle karşı karşıya olduğunu gösteren anket verilerine göre mevcut tablo, finansman erişiminden arz-talep dengesine, insan kaynağından yapısal altyapıya kadar pek çok alanda bütünleşik politikalar geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan ESO Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Kesikbaş, “İş dünyamızın yaşadığı sıkışıklık ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İç talepteki yetersizlik, dış pazarlarda daralma ve enflasyonist baskılar firmalarımızı üretim, yatırım ve ihracat kararlarında çok daha temkinli davranmaya yöneltti. Bu durum, büyüme potansiyelimizi sınırlayan önemli bir risk faktörü haline gelmiştir” ifadelerini kullandı. 

Finansmana erişim ve nakit akışı en büyük sorun

Ankete katılan firmaların yüzde 96’sında finansmana erişimde ciddi sıkıntı yaşadığının tespit edildiğini belirterek artan kredi faiz oranları ile teminat koşullarının, özellikle KOBİ ölçekli firmaların yatırım iştahını azalttığını aktaran Kesikbaş, “Bugün firmalarımız hem yatırım finansmanı hem de günlük nakit akışını yönetme konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kısa vadeli kredilerin faiz oranlarındaki artış, şirketlerimizin finansal sürdürülebilirliğini tehdit eder hale geldi. Ayrıca, tahsilat süreçlerindeki uzamalar likidite kırılganlığını artırıyor” dedi. İhracat yapan sanayi işletmelerinin de düşük kur ve destek yetersizliklerinden olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Kesikbaş, sözlerine şöyle devam etti:  “Katılımcıların yüzde 81’i Eximbank kredilerine erişimde problem yaşıyor. Dış ticaret politikalarındaki öngörülemezlik, firmaların risk yönetimini güçleştiriyor. Kur politikalarının ihracat gelirlerimizi enflasyon karşısında erittiğini net şekilde görüyoruz. İhracatçı firmalarımız hem rekabet gücü kaybı hem de kârlılıkta ciddi düşüş riski ile karşı karşıya. İhracatın sürdürülebilir olması için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yapısal sorunlar Eskişehir sanayisini zorluyor

Eskişehir’de arsa ve inşaat maliyetlerinin yüksekliği, sanayi bölgelerine ulaşım sorunları ve konut fiyatlarındaki artışın da üretim ve istihdamı zorlaştıran başlıca yapısal sorunlar olarak öne çıktığına dikkat çeken Celalettin Kesikbaş, “Sanayi bölgelerimize ulaşımda yaşanan trafik sıkıntıları, fabrika arsa fiyatlarının aşırı yükselmesi ve konut kiralarındaki artış, hem firmaların hem de çalışanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Bu sorunların çözümü, üretim kabiliyetimizi ve Eskişehir’in sanayi çekim gücünü artırmak açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

“İşgücü sıkıntısı firmaların rekabet gücünü tehdit ediyor”

Anket verilerinin firmaların yeşil ve dijital dönüşüm süreçleriyle finansman ve nitelikli işgücü temininde ciddi güçlük yaşadığını da gösterdiğini açıklayan Celalettin Kesikbaş, katılımcıların yüzde 95’inin nitelikli işgücüne erişimde problem yaşadığını belirterek, “Yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm hedefleri kapsamında ilerlemek isteyen firmalarımız, gerekli altyapı ve personel eksikliği nedeniyle ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kamu desteklerinin hedefli hale getirilmesi, erişilebilir sanayi alanlarının planlanması, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve dijital/yeşil dönüşüm için uygun beşeri ve mali koşulların sağlanması bölgesel sanayi rekabetçiliğini artıracaktır” ifadelerini kullandı.

TÜİK açıkladı: İşsizlik martta geriledi, işsiz kişi sayısı 65 bin azaldı

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 65 bin kişi azalarak 2 milyon 807 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 6,5 iken kadınlarda yüzde 10,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 391 bin kişi artarak 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 49,2 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşti.

İşgücüne katılma oranı yüzde 53,4 olarak gerçekleşti

İşgücü 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 325 bin kişi artarak 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,6 iken kadınlarda yüzde 35,7 oldu.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 15,1 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 15,1 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 11,0, kadınlarda ise yüzde 22,6 olarak tahmin edildi.

Arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 saat artarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 28,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2025 yılı mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 28,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,9 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 20,1 olarak tahmin edildi.